“İktidar milletin oluyor”

8 Mart 2017, Çarşamba - 10:05
“İktidar milletin oluyor”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir, düsturunun önündeki her türlü engelin yok olacağını söyleyen Başkan Hakan Tütüncü, “Gardiyan devlet gidiyor, garson devlet geliyor. İnsanı merkeze alan, insanı yaşatan devlet gün yüzüne çıkıyor.” dedi.

Birlik Vakfı Antalya Şubesi’nin, 16 Nisan’da referandumu yapılacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve Anayasa değişikliği ile ilgili düzenlediği toplantının konuşmacı konuğu Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü oldu.

Başkan Tütüncü, birlik binasında gerçekleştirilen toplantıda aralarında eski milletvekillerinin, hukukçuların, gençlerin, kadınların ve farklı kesimlerden kişilerin olduğu topluluğa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne neden evet, oyu verilmesini anlattı.
Tütüncü, yaklaşık bir saat süren konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

Evet ve hayır cephesine bakıp karar vermeli

“Evet ve hayır cephesine baktıktan sonra evet mi hayırlı yoksa hayır mı hayırlı gün gibi ortaya çıkıyor. Bir tarafta Ak Parti ve MHP’nin oluşturduğu milliyetçi muhafazakâr bir bakış, diğer taraftan Cumhuriyet Halk Partisi ve HDP ile PKK, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütlerinin desteklediği bir blok. Türkiye’nin bölünmesini isteyen bir siyasi hareket de bu işin içerisinde ve kendi etki alanı içerisinde ciddi bir kampanya yapıyor.
Birilerinin yalan rüzgârlarına mal ettiği şekliyle bu değişikliğin neticesinde ülke bölünecek olsa herkesten çok onlar bu sistemi kabul etmeli ve o istikamette çalışmalı.
 
Sol, tek başına iktidar olamıyor

Türkiye’de genel itibari ile yüzde 65 sağ seçmen, yüzde 35 de sol seçmen var. 1950’den itibaren tek başına iktidar olmuş partilere ve başbakanlara baktığımızda; 1950-60 döneminde Demokrat Parti ve Adnan Menderes’i, 1965-1969’da Adalet Partisi ve Süleyman Demirel’i,1983-1991’de Anavatan Partisi ve Turgut Özal’ı, 2002-2017 Ak Parti hükümetlerini ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğini görüyoruz.
Tek başına iktidar olmuş hiçbir sol parti yok. Sol her zaman parlamenter sistemin istikrasız ortamında yamalı bohça hükümetlerinde iktidara talip olmuştur. Tek başına iktidar olma düşüncesi yoktur. Hala yok.

HDP neden hayır, diyor?

Hayır, bloğunun içerisinde birde HDP var. Türkiye’yi bölmeye, güçsüzleştirmeye, çaresizleştirmeye, diktatörlüğe yol açacak bir düzenleme olsa herkesten önce bunu HDP isteyecektir. HDP’nin amacı fitne meydana getirmek ve bölücülüğü ortaya çıkarmaktır. Bu ülkenin kaşınacak ne kadar yarası varsa bütün yaraları kaşımaya yönelik üst aklın organizasyonları var. Etnik ayrımcılığa dayalı bir yara kaşımayla görevlendirilmiş partinin adıdır aslında HDP. Bunu hendek siyasetlerinde gördük.

“İstikrarsızlığın adresi koalisyonlar oldu”

Türkiye ne zaman tek parti iktidarları döneminde bulunmuşsa ileriye gitmiş, gelişmiş ve güçlenmiş ama koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemde kazanımlarını kaybetmiştir. İstikrarsızlığın adresi koalisyonlar oldu. 
Koalisyon hükümetlerime baktığımız zaman kimisinin ömrü 1 yıl, kimisinin 6 ay, kimisinin de 6 ay olduğunu görüyoruz. Tansu Çiller hükümetlerinden bir tanesi sadece 24 gün yaşamış.
Önemli projeleri yapabilmek, büyük hedefler koyabilmek için… İşin içerisinde olduğum için söylüyorum. Bir belediye başkanına şehrin kimyasını değiştirmek için bir dönemin bile yetmediği bir ortamda siz 24 günlük hükümetlerden, 1 yıllık hükümetlerden, 6 aylık hükümetlerden ne medet umacaksınız?

“Türkiye’de parlamenter sistem yürümüyor”

Türkiye’de parlamenter sistem yürümüyor. Avrupa bu sistem gidiyor. Ama bizim ülkelerde bu sistemi uygulayabilmek, yürütmek güç. Ama belli ki Tür1kiye’nin ileri gitmesini istemeyenlerin adeta kutsal bir buzağı gibi sığındıkları, muhafaza etmeye çalıştıkları bir şey parlamenter sistem.

“Sol blok, başkan olamayacaklarını biliyor

Sağ liderlerin hepsi ama doğrudan ama dolaylı başkanlık sistemini hep savunmuşlar. Başkanlığa yüzde 65’lik bir blok mu yoksa yüzde 35 blok mu daha yakındır? Elbette yüzde 65’lik blok daha yakındır. Öyle olduğundan dolayı yüzde 35’lik blokta kalan sol liderlerin tamamı da parlamenter sistemden yanadır ve başkanlık sistemini şiddetle ret ederler. Çünkü endişe edilen mevzu şudur: Başkanlık sisteminde yüzde 50+1 ile bir başkan seçileceğinden dolayı sol blok kendilerinden bir başkan çıkmayacağını ve bir daha asla iktidar olamayacakları düşüncesindeler.

“Hayırcılar, Tayyip Erdoğan nefreti üzerine kampanya yapıyor”

Bir de şuna bakmak lazım. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi öcü mü, korkulacak bir şey mi gerçekten diktatörlük mü geliyor? Burada meseleyi hep bir noktanın etrafında tartıştırıyorlar. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında tartışmaya çalışıyorlar. Büyük bir Tayyip Erdoğan nefreti oluşturmak ve o nefret üzerinden de bir kampanya bina etmek temel yaklaşımları.

“Erdoğan için değil her doğan için”

Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan olup olmayacağı belli değil. Öyle bir hava oluşturuluyor ki, gündemi televizyonlardan takip eden halkımızın çoğunluğu 17 Nisan’da başkanlık sistemine geçiyoruz zannediyor. Öyle mi? Değil. 2019’un 03 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Bu tarihe kadar Tayyip Bey yaşar mı yaşamaz mı Allah ömür verir mi? Bilemiyoruz. Duamız, Allah, Tayyip Erdoğan’a uzun ömürler versin ve milletimizin, memleketimizin başından eksik etmesin.
Bir yerde güçlü bir toplum inşa ediyorsanız, büyük bir medeniyet kurmaya gayret ediyorsanız o zaman meseleyi insanlar üzerinden değil de sistem üzerinden inşa etmek durumundasınız. Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım güzel bir slogan geliştirmiş. Erdoğan için değil her doğan için, diyor bu sistem. Gerçekten de öyle.

 “Terörle, terör örgütlerinin destek verdiği hayırcılar mı mücadele edecek mi?”


MHP’ye gönül veren kardeşlerimi şunu söylemek istiyorum: Türkiye bir Kurtuluş Savaşı veriyor. Bugünlerin tarihi 50 yıl sonra yazıldığında Çanakkale Savaşı’nın, Kurtuluş Savaşı’nın yaşandığı yıllardan bile çetin bir mücadelenin bu millet tarafından verildiği belirtilecek. Böyle bir ortamın içerisindeyiz. FETÖ, DEAŞ ve PKK ile mücadele gerekiyor mu? Gerekiyor.  O halde yapılması gereken şey şudur. Bu mücadeleyi milliyetçi muhafazakâr blok Ak Parti ve MHP mi daha iyi verir yoksa CHP ve HDP’nin içerisinde olduğu ve bütün sol örgütlerin desteklediği hayır cephesi mi? Bu kadar net.

En önemli referandum

Halkın hakemliği gerçekten önemli. Halkın hakemliğinin üzerinde, demokrasilerde halkın egemenliğinin üzerinde herhangi bir güç olamaz.
Devlet, demokrasilerde vatandaşını kontrol edecek, emniyet supapları oluşturacak, toplumsal yaşama sigortalar asacak bir aygıtın ismi değildir. Devletin hiçbir kutsiyeti yoktur. Kutsal olan millettir, milletin değerleridir. Kutsal olan insandır, bayraktır, ezandır.
Cumhuriyet tarihindeki 7 referandum içerisinde en önemli referandum Cumhurbaşkanlığı hükümet sitemi referandumudur. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir, düsturunun bakışının önündeki her türlü engel yok oluyor. Meseleye böyle baktığımız zaman gardiyan devlet gidiyor, garson devlet geliyor. İnsanı merkeze alan, insanı yaşatan devlet gün yüzüne çıkıyor.

“Referandum Tayyip Erdoğan meselesi değildir”

Ümitliyim. Milletimin ferasetine güveniyorum. Bu yüzde 1’lik boyutuyla Tayyip Erdoğan Meselesi değildir. Sağduyunun sesi olmak isteyenlere tavsiyem şu olmuştur. Tayyip Erdoğan ile şahsi hesabı olanlar varsa onun adresi bu referandum değil. Onun adresi Cumhurbaşkanlığı ve parti seçimleridir. 16 Nisan’da yapılacak referandum, Bir Tayyip Erdoğan meselesi değildir. “

Birlik Vakfı Antalya Şube Başkanı Bekir Asri, konuşmasından dolayı teşekkür ettiği Tütüncü’ye,  Osmanlıca yazılmış İstiklal Marşı’nın metnini hediye etti.
 
 
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”
“İktidar milletin oluyor”

Benzer Haberler